26 Şubat 2010 Cuma

Dun gece eve girereken garaj kapisinin yanina birakilmis bir cift yeni siyah kadin ayakkabisi dikkatimi cekti... Ben onlara nine ayakkabisi derim, ortopedik cirkin gorunuslu ayakkabilardan..

Birisi ayakkabisini burda unutmus diyecek oldum ki, ablam yazik sanirim apartmandan birisi vefat etmis dedi... Google dan arastirdim, gelenekmis, olmus kisinin ayakkabisi disari birakilirmis bir sekilde cevreye bildirme sekliymis...

4 sene boyunca ayni apartmanda oturdugumuz halde hic karsilasmadigim Rezzan Teyze`ye; Ruhun sad olsun.

------------------------------

Cok uzun yillar onceydi, yazdi sanirim... Cok yogun calistigim bir donemdi.. Deliler gibi calisiyordum... Sonra bir gun bayilacak gibi oldum, hastaneye kaldirmislar arkadaslar, o zamandan sonra bayilmaktan korkar olmus, enteresan duygular hissetmeye baslamistim,, terlemeler, kalp carpintilari, bulaniklik hissi... Cok Doktora gittim, hastalik hastasi bir insan degildim ama yanlis bir seylerin oldugunu anliyordum... En sonunda panik atagin bilmem kacinci evresini gecirdigim soylendi...
Bir kac ilginc psikiyatrist gorusmesi, sacma sapan ilaclar bu hastaliktan kendimi sadece kendimin kurtaracagini anlamama yetti..

Herkesin yaptigi ise saygim var, ama cok yakin bir aile dostumuz olan beyin cerrahi Sukru amcanin, kafa doktorlariyla ilgili bir tespiti vardir...`` Yumurta hafif catlak olabilir ama ona ne kadar cok dokunursaniz o kadar cabuk kirilir``..
--------------------------

Sirlarimiz var, belli tek basina tasimak ona cok agir geliyor birisiyle konusma ihtiyaci duyuyor.. Soyleyebilecegim cok sey yok, ama yapacagim cok sey var, sevgi ve guven her zorlugu asiyor...

8 Şubat 2010 Pazartesi


Cok sey hayal ettim bu hayatta, gerceklestirebildiklerim icin sukrettim yapamadiklarim icin isyan etmedim ; kader kisvesi altinda kabul ettim...

Oysa ben 30` lu yaslarda NY `da 5. cadde uzerinde bulunan en gorkemli gokdeleninin bilmem kacinci katinda yasayan unlu bir yazar olacaktim, belkide ``en iyi senaryo dalinda`` Oskari kazanmis ilk Turk olup,entel dantel alemlere dalacak, kimi zaman simarik zengin bunalimlarina girip dibe vuracak, sonra belki teselliyi baska seylerde arayip tekrar dogacaktim...

Ordan oraya savrulacagimi sanmistim; bilakis uzun vadeli oldu herseyim...

Olmadi, olmadigi gibi neyden kactiysam ona yakalandim, mizac itibariyla, dul adam almam dedim gittim bonusu olan bir dul ile evlendim... Oysa bilmem kac kez dilimi isirip, tahtalara vurup, kulaklarimi cekmistim...

Pismanmiyim??? Asla... Yuzlerce kez gelmis olsaydim bu dunyaya hic tereddutsuz yine onu isterdim..

Isyankarligima sahitler tek kocada kalmaz bu demislerdi, yanildilar... Bes parmagimin sayisini gecmedi ask sandigim asklarim...

Simdi dimdik duruyorum durdugum yerde, oyle bir yer ki , lavanta bahceleri gibi en guzel rengi ve en sevdigim kokuyu barindiriyor..