31 Temmuz 2009 Cuma

Kiziyorum sana, sonra bir tanesi ice dogru basmaktan yamulmus ayakkabilarina bakiyorum, o an icimdeki butun ofke kayboluyor, Cevahirde elinde yuz kg gelen deri montunu tasiyarak bana kosan, adami hatirliyorum... Icimdeki sevgi buyuyor, buyuyor...

Cok uzun zaman oldu seninle kahkahalarla gulmeyeli, el ele tutusup ozgurce kendimizi sokaklara atmayali..

Biliyorum sorumluluklarimiz artti, hayatimizi diledigimiz gibi yasayamiyoruz birilerine, birseylere surekli bagliyiz, koparamiyoruz izbarco dugumu atilmis halatlarimizi...

Kizgin oldugun zaman sende, Amsterdamda butun korkularina ragmen, istasyonda sana kosan kizi hatirla...

Seni Seviyorum........
Temizlik yaptım bugün...
Hem de tüm benliğimde...
Tüm kaslarımı, sinirlerimi, kemiklerimi hatta kanımı temizledim...
En küçük yerlerine, kıvrımlarına girmiş, sinmiş bütün pislikleri
attım...


Kırgınlıklarımı dışarı çıkardım ilk önce...
Görmenizi isterdim...
İçimde ne kadar da büyük bir yer kaplıyorlarmış...
Kırgınlıklarımı atarken, bakmadım neydi onlar diye...
Gelecek geçmişten çok daha fazla yaşanmaya değer........

Onların yerine bağışlamayı yerleştirdim özenle..
Titizlikle her kırgınlığın üzerine ektim bağışlamanın tohumlarını...
Bağışlamayı ekerken, tekrar kırılmaktan korkuyordum belki...
Kıskançlığımı çıkardım...
Meğer ben ne az kıskançmışım... Çok kolay oldu. Sevindim...
Sanki kaybettiğim bir eşyamı bulmuş gibi oldum...
Çok şükür ki kin ve nefret yoktu yüreğimde...
Nasıl temizlerdim bilmiyorum...
Sıra korkularıma gelmişti...
Çıkarmaya bile korktum önce...
Ne çok alışmışım onlarla yaşamaya........

Bunca acı ve endişeye nasıl alışılır anlayamadım...
Her gün yeni yeni endişelerle beslenen yeni korkular birikmişti içimde...
Mutluluklarımı, umutlarımı ne de çok ertelemişim...
O an bu ilgiyi onlara verseydim,
her gün onları düşünüp birer umut daha ekleseydim,
almadan verip, beklemeden sevseydim,
herşeyden önce içimdeki sevginin ve gücün daha fazla farkında olsaydım
böyle bahar temizliklerine ihtiyacım kalmazdı...
Çok zorlandım korkularımı temizlemekte...

Birbirlerinin içine halkalar biçiminde girmişlerdi, kenetlenmişlerdi adeta........
Ama bir bebek şefkatiyle, öperek, severek, okşayarak ve onları bir zaman kabus
gibi yaşamaktan pişmanlık duymayarak çıkardım içimden...
Kızsaydım korkularıma, bağırıp çağırsaydım onlara yine dönüp dolaşıp
geleceklerdi biliyorum...

Temizlik yaptım bugün, bahar temizliği...
Neşe ektim, hoşgörü, güven, sevgi ektim...
Almadan vermeyi, sevilmeden sevmeyi, paylaşmayı ektim...
Çılgınlık ektim, doğallık, bağışlama ektim içime...
Aşk ektim her hücreme...
Çoşku, heyecan, sessizlik ektim...
Tüm güzel fikirler sessizken geliyor bana...
Kabullenme ektim... Baş eğme değil...Olduğu gibi kabullenme...

Edward Morrison

21 Temmuz 2009 Salı

TESEKKURLER EDA!!!

Unutma, senden bir tane daha yok bu dünyada!
Gülümsemeyi asla unutma.
Gözlerinin içi gülsün gülerken, bakışların pırıl pırıl olsun ve
her zaman nemli kalsın göz pınarların.

Unutma kendini sevilebilecek bir insan haline getirmeyi
ve ondan sonra da kendini sevip kendine sarılmayı.
Zamana güven ve onun senin en büyük dostlarından biri olduğuna.
Acılarının ve felaketlerinin ancak onun koynunda uyuyabileceğini unutma.

Unutma. Başına gelenlerin günün birinde kişisel tarihinin
ayrıntılarından biri olmaya mahkum olacağını unutma.
Her çiçek sevgilin olsun, her sevgilin ise bir çiçek.
Açık tut gönlünü tüm güzelliklere.

Yasalar, günahlar, yasaklar sen olduğun için vardır.
Ve sen bir tane olduğun için şu koca dünyada,
gir günaha çekinmeden, çiğne yasayı.

Aydedenin sihrini gönderdiği gecelerde uyuyarak çalma
hayatından saatlerini.
Gecenin içinde yolculuğa çıkmayı unutma.
İçinde hiç ölmeyecek bir gençlik virüsü yarat ve kaç yaşında olursan ol,
her zaman yirmibeş yaşında kalman gerektiğini unutma.
Asla taviz verme seni sen yapan yanlarından.
Onurlu bir yasam sürebilmen için, sartlar ne olursa olsun direnmeyi sakın unutma.

İçindeki seni katletmeye kalkma sakın.
Kendine vuracağın her darbenin seni senden biraz daha uzaklaştıracağını unutma.
Korkma mahallenin delisi olmaktan.
Doğrucu Davutlar ne kadar çoğalırsa mahallende,
hayat mutlaka daha iyiye gidecektir, unutma.

Hatanın affedilmeyecek olanından kaç,
ama hata yapmayayım diye de yakıp geçme yıllarını.
Unutma ki, hiç hata yapmayan bir insan yapabileceklerinin
en iyisini yapamamış demektir hayatta.

Korkma insanca korkularından.
Ve korkunun kendisinden çok,
onun beklentisinin daha korkutucu olduğunu unutma.
Bir anlamı olsun kendinle yaptığın kavgaların.
Ve hep ileriye taşısın seni kavgada attığın her adım.

Açık bırak pencereni ve sabah güneşinin,
rüzgarı önüne katarak perdelerle yapacağı raksa dönük olsun bakışların.
Küçücük mutlulukların görkemine inandır kendini ve gülümse.
Umutların bitmesin asla ve umutların bittiği yerin,
hayatın da bittiği yer olacağını asla unutma.
Ve şaire kulak ver:

" Senden bir tane daha yok bu dünyada''

Eğer bir dış etken seni üzerse,
Duyduğun acı o şeyin kendisinden değil,
Senin ona verdiğin değerden geliyordur.
Onu da her an ortadan kaldırma gücün vardır."

Marcus Aunelius

20 Temmuz 2009 Pazartesi

KEYIFLER DEGILDIR YASAMI DEGERLI YAPAN.. YASAMDIR, KEYIF ALMAYI DEGERLI KILAN!!!!! G.B. SHAW

Ey be kadin !!!!!!!!!

Surekli sikayet ediyorsun hayati... Ama onu yasamak icinde bir o kadar isteklisin... Kimi kandiriyorsun... Birileri sana huzun yakisiyor demis sanirim, kondurmusun suratina o hayattan ne istedigini bilmeyen bakisi ki bana gore seni oldugundan daha da cirkin ve aptal yapiyor, ortalarda dolasiyorsun salina, salina...

11 Temmuz 2009 Cumartesi

ÖZDEMİR ASAF' TAN

YALNIZLIK

yalnızlık, yaşamda bir an,
hep yeniden başlayan..
dışından anlaşılmaz.

ya da kocaman bir yalan,
kovdukça kovalayan..
paylaşılmaz.
bir düşün'de beni sana ayıran
yalnızlık paylaşılmaz,
paylaşılsa yalnızlık olmaz.


---------------------
BİR GECE
gecede bir uyku,
uykunun içinde ben…
uyuyorum,uykudayım,
yanımda sen

uykunun içinde bir rüya,
rüyamda bir gece,
gecede ben…
bir yere gidiyorum,
delicesine…
aklımda sen.

ben seni seviyorum,
gizlice……
el pençe duruyorum,
yüzüne bakıyorum,
söylemeden tek hece.

seni yitiriyorum,
çok karanlık bir anda…
birden uyanıyorum,
bakıyorum aydınlık;
uyuyorsun yanımda,
güzelce….


Özdemir Asaf

6 Temmuz 2009 Pazartesi

You and I are both such similar people," says the Wall Street corporate raider to the streetwalker. "We both screw people for money

Roxette, It Must have been love, Pretty Woman...

Bu şarkıyı her dinlediğim zaman, sokak kadınlarını bize sevdiren bu filmi hatırlarım...

Hangimiz kınayarak, utanarak, kızarak ve hatta tiksinerek seyrettik bu filmi??? Film hafızalarımızda, para karşılığı kendini satan bir f....... oynayan Julia Robertsa rağmen en güzel aşk hikayelerinden biri olarak kaldı...

Hatta daha ileri gidip onun yerinde bile olmak istedik... ne yalan soyleyeyim ben istedim...
Karsimdaki adam hem yakisikli, hem karizmatik hemde zengindi...
Zaman icerisinde ne Richard Gere `ler girdi hayatimiza, kiminin karizmasi vardi, parasi yoktu kiminin parasi vardi ama tip fakiriydi...
Zamanla anladik ki bu isin sirri bu ucluden gecmiyormus..
Para, karizma, yakisiklilik bos seylermis, onemli olan adam gibi adamin kadin gibi kadini olmakmis...
Ileride degistiririm ben bu adami mantigiyla baslayan iliskilerin uzun omurlu olmadigini , ben klasik muzik severim diyen adama yaranmak, sirin gorunmek icin nefret ettigimiz muzigin daha sonra ruh, kultur, fikir ayriligi basligi altinda bosanma sebebimiz oldugunu gorduk...
Haliyle iliskilerde en onemli seyin konusmak ve insanlari olduklari gibi kabul etmek oldugunu anlamis olduk..