26 Aralık 2008 Cuma

ÇAĞRIŞIM-2

Sezen Aksu gibi kadınsın vallahi derdi eski bir arkadaş... Dakikan dakikana uymuyor,,,

Balık olmanın bir ayrıcalığı zannederim, hafif dengesiz, birazda çatlak... Hayatı bohem yaşamayı sevmek.. Gülerken ağlamak veya tersi ağlarken gülmek...


Oğluma ninniler söylüyorum, Türkçe olanlar yarım... İngilizceler tam ama komik geliyor kulağa.. Şarkıları, Türküleri deniyorum.. Onlarda maalesef yarım.. Bilmediğim sözleri kendi sözlerimle tamamlıyorum komik oluyor gülüyorum...



Sarı gelini söylüyorum oğluma, babaannemin en sevdiği türküyü, Mihribanı... Türkü hayatıma Londrada tesadüfen girdi aslında daha öncesi sevmezdim sanırım biraz kıro işi bulurdum.. O zamanlar Madonna, Modern Talking, Bon Jovi ler vardı... Türkçe şarkılar , türküler özenti bir kolejliye çok uzaktı....



Arkadaşın evimde unuttuğu türkçe bir kaset müzik tercihimi tamamen değiştirdi... Tiz sesle undergroundlarda yarım yamalak artık Sezenden Firuze, Levent Yüksel'den Kadınım , Egeden Yaz aşkım söylenmeye başladı...

Konuyla alakası yok biliyorum ama aklıma geldi paylaşayım dedim bir makalede İskoçya'da yapılan araştırmaya göre, insanların müzik beğenileriyle kişilikleri arasında sıkı bağları olduğunu okumuştum..

Örneğin klasik müzik ve caz severler yaratıcı, pop dinleyicileri ise sıkı çalışan insanlar ve ön yargıların aksine heavy metal dinleyicileri kibar, yaratıcı ve kendileriyle barışık kimseler olurmuş..

Diyeceğim şu ki değişik dönemlerde değişik müzik tercihleri olan bendenizinde dengesizliği bu tezle kanıtlanmış oluyor...

Şu sıralar Klasik müzik takılıyorum yani yaratıcılık hat safhada..

Bilgilerinize arz ederim..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder